31 Aralık 2013 Salı

YALNIZLIK

Uzun topuklu ayakkabısını,koyu kırmızı dudak boyasını,siyah mini eteğini ve göğüs kısmı transparan bir bluz giyinmişti o gece.Saçlarından alışılmamış bir parlaklık süzülüyordu.Parmaklarında büyük büyük yüzükler ve pişmanlıklar takılı küpeleri.Gözlerindeki kalem akmıştı o gece ''yalnızlığın''.Ojelerini acıyla birlikte sürmüştü ve kolyesine üç beş tane hüzün takılmıştı.Yalnızlık bedenimde şekillenmişti.O kadar süslenmiş o kadar hazırlanmıştı ki sanki gidecek.Ama gitmiyor işte.Neyi,kimi bekliyor bilmiyorum.

Yalnızlık siyahla nefes alır,müzikle doyar.
Kahveyle susar,kitapla ağlar.

Sigaranın dumanıyla başka şehirlerden başka dudaklardan başka insanlara değiyor bu duygu.Kahvenin buharından,bardaklardan,sözlerden çoğalıyor.Gözlerimizden sıvı haliyle taşıyor.
Geceleri arsız bir kadın gibi postişlerini,lenslerini çıkarıyor,ayakkabısının tokasını çözüyor,pudrasını,rujunu,göz kalemini temizliyor.Soyunuyor ve yatağıma giriyor.Teni buz gibi.Değdikçe titriyorum ve gözlerimi kafamın içine kaçana kadar sıkacağımı düşünüyorum.Bir battaniye daha kapıp sarılıyorum.Sanki hayali,bir gerçekle kapatabilirmiş gibi..

Şimdi yalnızlığın bir bedenle sevişme vakti.
Önümde yakamoz,kadehimde dolu saki.
Gözümde duman,ağzımda tadı
Ürkek serçeyim karnımda sancı.
Binlerce sen olup parçalanıyorum
Dağılıyorum etrafa.
Her katrede bin keder olup savruluyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder