31 Aralık 2013 Salı

YALNIZLIK

Uzun topuklu ayakkabısını,koyu kırmızı dudak boyasını,siyah mini eteğini ve göğüs kısmı transparan bir bluz giyinmişti o gece.Saçlarından alışılmamış bir parlaklık süzülüyordu.Parmaklarında büyük büyük yüzükler ve pişmanlıklar takılı küpeleri.Gözlerindeki kalem akmıştı o gece ''yalnızlığın''.Ojelerini acıyla birlikte sürmüştü ve kolyesine üç beş tane hüzün takılmıştı.Yalnızlık bedenimde şekillenmişti.O kadar süslenmiş o kadar hazırlanmıştı ki sanki gidecek.Ama gitmiyor işte.Neyi,kimi bekliyor bilmiyorum.

Yalnızlık siyahla nefes alır,müzikle doyar.
Kahveyle susar,kitapla ağlar.

Sigaranın dumanıyla başka şehirlerden başka dudaklardan başka insanlara değiyor bu duygu.Kahvenin buharından,bardaklardan,sözlerden çoğalıyor.Gözlerimizden sıvı haliyle taşıyor.
Geceleri arsız bir kadın gibi postişlerini,lenslerini çıkarıyor,ayakkabısının tokasını çözüyor,pudrasını,rujunu,göz kalemini temizliyor.Soyunuyor ve yatağıma giriyor.Teni buz gibi.Değdikçe titriyorum ve gözlerimi kafamın içine kaçana kadar sıkacağımı düşünüyorum.Bir battaniye daha kapıp sarılıyorum.Sanki hayali,bir gerçekle kapatabilirmiş gibi..

Şimdi yalnızlığın bir bedenle sevişme vakti.
Önümde yakamoz,kadehimde dolu saki.
Gözümde duman,ağzımda tadı
Ürkek serçeyim karnımda sancı.
Binlerce sen olup parçalanıyorum
Dağılıyorum etrafa.
Her katrede bin keder olup savruluyorum.

30 Aralık 2013 Pazartesi

ÇIĞLIK ORDUSU

Saat kaçı gösterirse göstersin,gözlerimi kapayınca aklımı ağzına kadar dolduruyor yokluğun.Ardından şiddetinden zihnimi delen bir hayal cümbüşü.Bazen ateş olsam diyorum.Ateşin kollarında yaşlanmaksa,bizzat ateş olmak.Yakmak gözlerini ve yaştan buğulandırmak kalbini.
Vücudunun her santimetresinin,her çizgisinin,her kıvrımında hayat bulmak varken neden bu bir kelimeyle yaşa ve yasa boğulmak?


İçmek varken ab-ı hayatı gözpınarından
Varlığına susuyor dudağım çatlak kenarından
Her parçam kan ve sersem bir nota
Parçalanıyor bedenim tam bağrımdan.

Gülmek varken ruhla doyasıya
Bu iç çekiş ne,ne bu vaveyla ?
Bende olmanı isterken kıyasıya
Yokluğunu içiyorum kadehten kana kana.

Gecelerimi gecelere bağlama,gündüzlere ulaşayım
İnan bana,inansan damarlarındaki kandayım.
Göğüs kafesimi dar eden duyguların sahibi
Yaralarımın merhemi,vaveylamın tabibi ..

Ruhundan,ruhuma hayat serpen meleğim
Seninle doldu taştı benim gönül eleğim
Dudağımda yaşlanmış bir çığlık ordusu
Tek bir emir bekler ''gel'',de ! geleyim..

27 Aralık 2013 Cuma

DAHA .. ?

Her yanımda susmuş bir insan pusmuş.Sessizlikle dört bir yanı bağlı,müebbet !
Ezeli ve ebedi,her daim.
Daha nasıl tarif edebilirdim ki istediğimi.Kaç kelime bulup dizmeliydim ard arda ? Kaç satır sermeliydim yollarına ve kaç kadeh kırmalıydım uğruna ? Daha ne kadar sarılmalı dumana ve soymalı ruhumu ?
Uykusuzluğu daha kaç gece dost etmeliyim yatağıma ve ne kadar damlamalı daha gözyaşı yastığa ?
Kanlı kanadımla ne kadar çırpınmalı ve gökyüzünü yırtarak kaç kere çığlık atmalıyım cihana ?
Daha ne kadar yanmalı,alev alev donmalı ? Hangi duyguyu çekip yapıştırmalı suratına ? Gözüne sokmalı varlığımı ve aşkımı.
Daha hangi çareyi çaresizleştireyim sevgilim söyle.Hangi yıldızı koparıp saçlarıma takmalı ?
Böyle cayır cayırken hangi ateşle uyandırmalı seni uykundan ? Daha ne kadar sürecek bu dikenli yollarım ?

Dizlerim ne zaman kapatacak kandan musluğunu ? Kaç takla,kaç düşüş daha kaç devrilme yaşayacak bu beden ? Senden devrilmeye değil devrime ihtiyacı var.Gel ve devrim yap meleğim.Sendenim.



Gözpınarlarımı geceye teslim edişimi izle.Ruhumun martılardan arınışını.Sensizliğin bedende tırmanışı işte tam dakikalarını söylüyorum sana.Tırnaklarını batıra batıra yükseliyor tenimde.


Sen hiç sensizliğin,her adımda artan bir boşluk olduğunu düşündün mü ? Ben kilometreleri katederken ? Ve bir okyanus olduğunu,bir damla olup bile karışamadığımı ? Gökyüzü olduğunu ama bir oksijen molekülü olamadığımı ? Sayfalar olduğunu ama kalemin ucuyla bile değemediğimi ?


Daha nasıl anlatmam gerektiğini biri bana söylesin.Daha kaç jilet yemeli soluklarım ve kaç atak geçirmeli beynimden ? Hangi madde olup karışmalı ve konmalı dudağına ?
Su mu,hava mı,toprak mı ?
En çok toprak olmak isterdim.Ama ayaklarının altında değil.
Başının üstünde.
Tacında konaklamak isterdim.
Yüreğinde uyumak,ve gözlerinde anılmak.
Bana baktıklarında seni görüyorlarsa sende de beni görecekler o kadar.
Şimdi damarlarımdan sızan soğuk yüzünden battaniyemi başıma çekiyorum,düşlerim sensin.
Uzun zamandır şunu düşlerim ; gelsin ..


26 Aralık 2013 Perşembe

GEL

Kalbimden ağlıyorum bugün,o kadar doluyum ki çığlık atsam sanki boşa gidecek.Duvara çarpıp içime geri girecek ve ben yine sağır sessizliğime döneceğim.Üşüyorum anne.Üşüyorum.Ellerim buz gibi,titriyorum.Ömründe kaç kişiyi böylesine sevebilirdi ki bir insan ? Kaç vücut,kaç ten,kaç seviyorum tüketilebilirdi ? Bağlı değil bağımlıydım ve onu içmediğim zaman bayılıyordum.Çünkü seviyordum.Seviyorum kelimesine binbir anlam yükleyerek,her anlamda öperek ve dokunarak çoğalıyordum.Fışkırıyordum.Sağımdan,solumdan acı fışkırıyordu.Damla damla akıyordu içimden yalnızlığın rolü.Pare pare dökülüyordu rengin en asili,renklerin yücesi.Kadehimde yarım bir sen.Hep olduğun gibi.

Yer ile göğü tamlarım bizi tamlayamam değil mi ?

İşi gücü bırakıp kitaplarıma sarılıyorum ve soluyorum.Tıpkı bir çiçek gibi.Yalnızlığı yudumluyorum.Demlenmiş.En tavşan kanı olandan böyle.Has bir yalnızlık.Dudak payımda sur/etin.

Benimle savaşma,seviş.Sevginle öp,şefkatinle dokun,saygınla yücelt.Anlıyor musun?
Ağrılarıma merhem olacaksan gel,tekme değil.
Ağıtlarıma melodi olacaksan gel.

Ha ölüyorsun ha özlüyorsun.İki harfin davası olmaz bilirsin.
Ölüyorum diyorsam gel,özlüyorum diyorsam yine gel.
Sen en iyisi ne yap sevgilim biliyor musun,gel.


25 Aralık 2013 Çarşamba

ÖMÜRLÜK KUSURSUZ


Kimi zaman rezilce dilenmekse aşk,gözlerinden huzuru
Satırlarımda ağırlamak ve şakaklarından dalmaksa
Gecelerime pusu kurmak ve gündüzlerimi kana bulamaksa derdi
İstemem ömürlük kusursuz,gelmesin.

Uykuda kavuşmaksa aşk,rüyalarda bir bütün
Dalmadan önce yakmalı ve dayamalı dudağa bir yudum tütün.
Ölmekse her nefeste,donup ta iliklerden
Boşalsın içimden bu rezil rüsva,büsbütün.

Bazı lokmaları boğaza tıkamaksa aşk,boğarcasına
Tanımamaksa dünyayı,sadece ona taparcasına.
Tutmak canı sıkarcasına ve olmaksa duygulara cellat
İstemem ömürlük kusursuz,gelmesin.

Unutturmaksa soluğu ve titretmekse aşk,yaz akşamında,
Tamlamaksa yeri göğü,bedeni bir kalbe sıkıştırıp da.
Aşk,bir manada bin mana olup çoğalmaksa sayfalarda
Savrulunur o zaman tüm kalb-i cihanda.

Tırmanmasıysa bir kedinin boğazıma aşk,tırmalayarak
Özlemekse,parçalanıp arafta savrulmak.
Bu senin bildiğin gibi değil,başka kaybolmak.
Bu günleri geceye sıkıştırıp,ay niyetine saymak.





19 Aralık 2013 Perşembe

SEN DİYARI

Beyaza esir düşen is gibi izdin bende, yüreğimde giz.
Kokunla mis, sesimde tiz.
Sözümde öz, gözümde köz, cayır cayır vardın tende.
Kanımda hız, korkularıma vız'dın.Ruhuma sızdın..

Kelimelerime kıyafet ve sana kifayet azdı.Bunu biliyordun.Yazdığım her mısrada soluklarının seyrinin değiştiğini biliyordum.

Aşkın romanı sende masallaşmışken hangi gerçek seni bana çevirecek ?

Suyun berraklığıyla kucak açmışım sana tüm benliğimle, apaçık.Akıyorum.Duru bir güzellikte akıyorum.
Bir diyardan sen diyarına yoldayım.

16 Aralık 2013 Pazartesi

BU ...


Soğuk,buzun üzerindeki yapışkan haliyle ciğerlerimi dolduruyordu.Yanıbaşımda üzerine dağınık çizikler attığım kestaneler sobanın üzerinde bir güzel pişiyordu.Özlem iliklerimi en saf haliyle titretirken uzaklara dalmayı alışkanlık haline getirmiş gözlerim pencere ardındaki yağmura biçare bakıyordu.Yetmiyordu.
Sevginin sonsuzluğunda bir zerreydim ve kayboluyordum.Gittikçe ağırlaşan koku burnumu rahatsız edince bir tanesini yakmış olduğumu biraz geç anlıyorum.Tıpkı onun gibi,yanıyordum.Buram buram pişmanlık tütüyordu bağrımda,buram buram acı damlıyordu şakaklarıma.Sokağa fırlayıp delicesine çığırmak istiyorum adını tüm adsızlara ve parçalanmış hayatlara.Umudu beklemek değil bizzat umut olmak istiyorum sana.Gerçek sevgileri özledim meleğim.
Bu sevgi değil.
Bu yanma,bu parçalanma.Bu sanki ... Tarifsiz.Bu bambaşka.Bu sen değil,bu ben değil.Bu...Hissizleşmiş,bu ağıdın,feryadın,gözyaşının özü.Bu biz değiliz ve ben biz olmak için ayaklarımdan geleni yapıyorum.Geliyorum.Dokunamamanın sancısı içinde kıvrım kıvrım kıvranıyorum.Kırılıyorum.Her bir el tutuşmanda,selamında kırılıyorum.Özlüyorum meleğim.En önemlisi özlüyorum.Seni de davet ediyorum,özle.Özle beni..

Seni beklemek seni .. Saatin tik taklarına karşı
Seni istemek seni .. Kanadı kırık kuşun göğe her bakışında akıttığı gözyaşı gibi
Seni sevmek seni ...Parıldayan gözlerle bir bakışını beklemek.

Sana soyunmak,sana açmak ruhumu.Hayat bulmak her parçanda,gözlerinde soluklanmak.Kollarında yaşamak ve sözlerinde aklanmak.

Mutluluktan ağlamak bu defa,beraberce.Uzun yola çıkmak,son gazla (: Uçmak mesela sevinçle havalara ya da uzanmak mesela yastığıma,omzunaa.Küçük hayallere bel bağlamak ve atlamak seninle uçurumlara,korkmadan,usanmadan.Utanmadan uyumak ve beraber uyanmak her sabaha.Güneşi saklamak gözlerimize ve bakışlarımızı kitlemek birbirimize.Isıtmak ellerimizi bir eldiven gibi,olmalı bu huzurun en dibi.

Çatlamış bir toprak gibi susuyorum sana.Baharı bekleyen tohumlar gibi yeşermek ve sevinç kokusu yaymak etrafa.Boy atmak istiyorum seninle,tüm yaşam boyunca.Büyümek ve alışmak istiyorum.Sevmek istiyorum delice,yaşlanmak seninle.

Aynı bardaktan yudumlamak suyu ve aynı tadı almak yemekten.Beraber konuşmak ve beraber susmak değil midir kimi zaman aşk ? Kimi zaman da vücutta kilometreler katetmek ilk bakışta.Aynı mürekkeple damlamak kağıtlara ve masal olmak çocuklara..


....
Rakıma akını veren suyum olsan,dudak kenarlarıma yapışsan
Mezeme konuk,tabağımdaki bereketim olsan
Kulağıma müzik,damağıma tat,ağzıma şarkıyla dolsan
Ve ömrümde ikinci bir ömür olup ebediyen kalsan.
Zincirlerimi söküp,yüreğimi avcuna alıp serçeni salsan
Kanat çırpsam huzura ve kaynağı sana
Konsam usulca omzuna,dalsam deliksiz uykulara.


Bir damla olup karışmak okyanuslara,tıpkı bir bütün olur gibi vücudunla.Kaybolmak derinlerde ama dağılmamak etrafa.Hep sende,hep senle olmak can-ı cananda.Nakaratla hayat bulmak şarkıda.Sarılmak dizelere,aşık olmak tam da bu.Anlatmak seni sayfalara,adını fısıldamak kağıtlara.
Kaleme bulaştırmak suretini ve her çizgide uyanmak aydınlığa.

Seni yazıyorum suya,kanayan geceye.Kızılın göğsüne,göğün mavisine,güneşin teninee..

11 Aralık 2013 Çarşamba

VAZGEÇTİM



Kelimelerimi kefenleyip sarı ışıkta bekliyorum.
Gelecek mutluluklara,huzura ve önümde uzanmasını istediğim yeşili bol yola hasretle bakıyorum.Avcumda bir tutam soğuk.Saçlarımı yalayan hafif şiddette rüzgar,caddeleri solluyorum.
Köşe başında yanan titrek sarı lambanın gölge gibi peşimde olduğunu zannediyordum.Korkuyordum.Bilirsin karanlıktan öyle çok korkarım kii..İçime işler o yalnızlık korkusu ve körlük.Düşünsene sevgilim renklerin mucizesine tanıklık edemiyorum.Ah ne büyük kayıp olurdu gözlerinde kaybolamamak.
Telefonuma uzanıp,kulaklığımı takıp bir şarkı seçiyorum rastgele.Bil bakalım kimden ? Bir Sezen Aksu klasiği meleğim ''Vazgeçtim''.
Üzerimde kırmızı bluzum tıpkı yanakların gibi..

Vazgeçtim gözlerinden
Vazgeçtim sözlerinden
Bir ah de yeter .

Senin de dudaklarına yapışıp kaldı mı yarım kalan öpücüklerin kekremsi tadı ? Peki duygularını sarsan bir bunalım ?

Sessizce kimsesizce
Gönderdim dudaklarımı
Öpme al yeter .

Sensiz geçen her tatsız günde santim santim eksiliyorum kendimden.Yaşamın anlamı anlamsızlaşırken aşkta aradığım mantığın çıkmaz sokağa saplanan bir şizofren olduğunu anlıyorum.
Ellerimde delicesine titreme ve ta yüreğimde kaynar sular.Şarıl şarıl.
Hep uzak mıydık böyle,bilinmez miydik ?
Üzerimde her şeyinle yüklüyken ;

Hiç tanımaz tenim ellerini
Bilmez yüreğim yüreğini
Ah bu koku,bu ten bu dokunuş
Ah bu delilik sarsar bedenimi

Yok olmak anıdır şimdi ..

http://www.youtube.com/watch?v=rDqjgeikSg8

9 Aralık 2013 Pazartesi

ANNE


Genzimde ateşli bir sözcük ordusu itiş kakış halde dilime doluyor.Ağzımı açıp da iki kelime söyleyemiyorum.Bağrımda bir cenaze gününün sessizliği ve tepelerdeki yoğun yalnızlık..
Başımı yastığa koyup gözlerimi kapayınca sanki bütün acılarım dinecekmiş gibi geliyor.Neden mi ? Çünkü hala aklımda, o çocuk yüreğimin saflığı ve aldırmazlığı.Uçarı hayallerim ve bir dondurmaya kanan pamuk iştahım.Bozuk paramın kağıt paralardan daha çok şey satın alabileceği düşüncesine olan sıkı inancım.
Özümü özlüyorum anne .. Yırtık kağıt sayfaları gibi ortalığa dağılmadığım hallerimi.Bir söze bin anlam,bin anlamlı sözlere anlam vermeme inadımın doruktaki safhalarını.

Alevler üzerinde kızaran örsün ta yüreğindeyim anne.Vücudumdaki etler teker teker itaatsizleşiyor.Kırmızının,o saf kan kırmızının her zerresindeyim.Kanın her zerresi kalbimde..
Bir acı aşk şelalesi bu geceleri gözpınarlarımdan akan.Düşlerimin imkansızlığında kıvranıyorum anne.Savruluyorum tıpkı bir toz parçacığı gibi.Umudumu ölümün kucağına yakıştırıyorum.Çünkü sakat doğan bir duyguydu benimki.Kalbi ve hisleri eksik bir doğum.
Takati her adımda bitap olan ayaklarımın götürdüğü yerlere,denizlere yelken açmak isterdim anne.Birkaç parça mutluluğu üst üste yığarak yolluk yapmak isterdim.Gecelerin yaşanmadığı bir şehir mesela.Ne iyi olurdu siyahları kusmadığım günlerim olsa..




Özlemi özlemek istiyorum anne.Sürekli özlemekten bıktım.Bilirsin çabuk sıkılırım,kırılırım.Kızın bu yönüyle senden farklı.Fazla tahammülsüz,fazla bıkkın ..


Kızıl bir akşam üstünü rakıyla şereflendirelim istemiştim anne.Çok mu istemişim ? Sorsak o da ister.Ah bilmez miyim ben..
Sıcak bir yaz akşamını soğuk meyvelerle tazeleyelim istemiştim anne sırf o sever diye.Ben hiç sevmem.
Pazar günlerini sanki bir sonraki gün pazartesiymiş gibi düşünmeden geçirelim istemiştim anne.Beraberken şaha kalkan zamana inat.
Çok şey istemişim değil mi ? Bu yüzden gerçekleşmedi (:


7 Aralık 2013 Cumartesi

AH NELER VERMEZDİM


Güneşin gölgesi o devasa ayaklarıyla usul usul uzaklaşıyordu sonsuzluğun bir köşesinden.Peşinden ardı sıra yıldızlar dökülüyordu bir sağa bir sola.Böyle pırıl pırıl.Siyaha inciler saçmayı biliyordu.
Kahvem damağımı okşayarak içime süzülüyordu.Burnumda o enfes koku ve toprağın mucizevi esintisi.Çarşafım hala dağınık.Penceremin dışarıdaki rüzgarla dansına kapım eşlik ediyor ve odama kulak tırmalayan bir cızırtı doluyor.Dayanamıyorum çığlık atıyorum.Bu eşsiz manzaramın içine eden hiçbir şeye izin veremezdim.

Ama gel gelelim,sarmaşık ruhlu özüm bir türlü düğümlerinden ödün vermiyordu.Beni bana,hayallerime,umutlarıma ve istediklerime sıkı sıkıya bağlıyordu.Nefesimi kesercesine.Keşkelerin girdabında fır fır dönerken pişmanlıklarımı kusuyorum tam beynimden.Aşk iliklerimdeydi ve her kasılmamda zihnime bir bıçak saplıyordu.Ayaklarım firar eder gibi bedenimi terk etmek için ah neler vermezdi.Ah neler vermezdim senin olan bu bedenden kaçmak için ..

Ah neler vermezdim sevgilim ilmek ilmek dokunduğun bu tenden kazımak için seni..




Senin de burnunda tütüyor mu ayrılığın ikinci baharının o özlenilesi hoşnutluğu.Ben de tütmek devede kulak sevgilim,cayır cayır yanıyorsun..




3 Aralık 2013 Salı

NİHANLI NAĞMELER



Ay ışığından odama vuran kitleler halinde ışık huzmeleri çarşafımı aydınlatırken,senin mahremiyetime fütursuzca dalan hayallerin soyutlaşmış idelerden farksız kalıyor.

Gökkubbede nihanlı nağmeler seyrini değiştirirken bulutların,mavinin beyazla imtihanı müthiş bir görsel şölenle ciğerlerime konukluk ediyor.Parçalanan soluklarım gözlerimin camını buğulandırırken,her nefeste içimden akışının umuduyla dört bir yandan kuşatılmış durumdayım.İçimdesin biliyorum,hem de en derinimde.Tam bu sırada yüzümü yalayan korkunun keskin kokusuyla doğruluyorum.Kutsadığım aşkın beni bu denli avlaması ve ağına tıkaması kulaklarımı parçalayacak kadar yankı yaratıyor zihnimde.Takındığı bu ucube tavırlar aslında körelmiş ve satılmış bir duygunun tavrından çok,varlığını yoka satan bir süreç içinde gelişmiş olan duygunun tavırları.
Bir insan ne kadar umursamaz olabilirdi ki ? Ya da ne denli vurdumduymaz ?




Ana rahminin karanlığı ve bilinmez yolculuğu sırasında kabuslarımla dövüşürken terden sırılsıklamım.Pare pare dağılıyor cesaretim,kolumu kaldıramıyorum.İçimden onlarca sen fışkıracak ama fırsat yaratamıyorum.Karanlığın o binbir tonu içerisinde en muazzam olanında yatıya kalıyorum bu gece,kalbimle.
Düşyaşlarıma bel bağlayıp kalbimden damlayan umutlara mendil uzatan şarkılara ve yaralarıma merhem olan kağıtlara teşekkür ediyorum.
Ah kara gecem,beyaz çarşafım
Saklı aşkım.
Kalemim,kağıdım,ilhamım..
Dumanımla keyfimin derin sohbetine sessiz kalarak eşlik etmek istiyorum.Beni var eden sizsiniz,siz ve sizin 'o' eseriniz ..


1 Aralık 2013 Pazar

TARİFİN T'Sİ


Benim gözlerimin kıyısı,senin isyanının başkentiydi.Hislerim Sahra Çölü'nün kızgın kumlarında sürgün edilmiş yavru ceylan gibi damla damla akıtıyordu gözlerinden kanı.Avuçlarımda bir tutam çaresizlik .. Kulaklarımda yarım kalmış ve tiz mi tiz bir aşk tınısı.
Saçlarıma asılıyor bir güz figanı,yaprak yaprak dökülüyor yalnızlığın telaşı.Her ne kadar dirensem de kurtulamayacak olmanın gerçekliği,bir kırbaç gibi kamçılıyor avuntularımı.

O kadar özlüyorum ki tarifin t'si tarifsiz ..
Aşk sonsuzdur,bende o'nsuz.
Kirpiklerimden sürükleniyorum bugün,uykuya teslim olmamak için direnirken.Kahvemi müzikle evlendirmek üzereydim ki son yudumumun soğuğu memnuniyetsizliğimden utanmış olmalı ki dudaklarımdan intihara kalkışıyor.Tükürüyorum.Keşke soğuk gibi seni de tükürsem.Dirhem dirhem boşalmak yerine gözlerimden,ta yüreğimden kopup gelsen.

Boğazımda tıkanan çığlıkların o iplerine bir tutunsan şöyle bi yoklasan beni,kalbimdeki pınarlardan bir yudum içsen de sonsuzluğa ersen.

Sen ecelin karası,gecenin ortasıyken bir ben olacaktım ömrünün en hası.Bir ben olmalıydım korkularına cesaret ve bir ben olmalıydım seninle semaya kanat çırpan.Sonsuzluğa beraber gitmeliydik sevgilim.Yakıştı mı saçlarıma bağladığım yıldızlarda birikmiş dileklerime ? Sence yakıştı mı bu terk-i diyar eyleme hayallerime ?

Bana dokunmanı isterdim,sokulmanı..Başını yasladığında başka dünyalara dalmanı.