16 Aralık 2014 Salı

SAHİ,YILLAR ...

Ayaklarım bir kez daha yalıyor gecenin karanlığında terk edilmiş kaldırımları.Bir kez daha iç çekip anılar denizinde boğuluyorum.Günlerin birbirinden farkı kalmamış be sevgili,aramızdan yıllar aktı gitti.

Sahi,yıllar..Amma derdiniz varmış bizimle.
Hırpalanmış,savrulmuş bir kalple alıp veremediğiniz,işbirlikçiniz zamanla amma derdiniz varmış.
Böylece bir yıl daha bitiyor.Haftaya doğum günüm sevgili,çıkıp gelecek misin ? Yarin koynu sıcak olur bırakabilecek misin ?
Bir başkasıyla sevişiyor olman fikri bile donduruyor cehennemi.Tek tıkla ulaştığım numaran silinmiş defterimden.Birkaç damla kahve izli defterim.Benden iyi bilir seni,en çok senin ellerin değdi.

Sahi,yıllar..Amma kırasınız varmış bacaklarımı..
Adım atmaya takati kalmamış iki uzvun damarlarından kan çekiliyor.Kalkıp sigara yakmaya üşeniyor ama gel desen varamayacağı yer yok yeryüzünde.En uzun mesafelerin bile ayıramayacağı eşsiz aşkın yineliyor satırlarımı, 'kimin koynundasın ? '

Sahi,yıllar..Amma kanatasınız varmış yaralarımı..
Ruhuma merhem olmaya gelirdi ara sıra.Şimdilerde yalnızlığın köyünde kalmaktan pek memnun.Burda hava soğudu.Orada tuttuğun el yakışmıyor sana sevgili.Kanayan yaralarım büyüyor bir bir.
Gel ölüyorum.

26 Ekim 2014 Pazar

SEN DE SEV AMA SEVİLME

Ve yeryüzündeki her şey dalmışken uykuya sen yine semaya dalarsın,fondaki vazgeçilmez
- Sen de sev ama sevilme dizelerine..

Bir yorgunluktur ki gözlerindeki kuduran denizden arta kalanlar misali …
Kirpiklerimde asılı kalan milyonlarca hayalin başkahramanı,yine dökülüyorsun bu gece yaşlar eşliğinde.Bir cenaze daha kaldırıyor yüreğim.Aylardan ekim..
Ve bir hazan yağmurunda düşüyor aklıma kimsesizliğin.Ve yine bir hazan akşamında kadehimi yarılıyor,sigaramı sarıyorum.
Soruyorum,gelecek misin ?

Hayatın cilvesiydi ya da notaların eşsizliği bu satırları kanatan,saat 00.20..

Tarifi imkansız tan güzelliğini baş ucuma alıyorum sevgili kırmızı,maviyle buluştuğu yerde Toprak'tan teknemle..



4 Eylül 2014 Perşembe

BİR DAHA ASLA SEVMEYECEĞİM

00.58   .  O hala yok  .

Gözlerime kızmıyor değilim şu sıralar,yaşlarını yere saçmaya bu kadar meyilli oldukları için.Kendisiyle uyuyup uyanmış,kaburgalarımın arasında o titremeyi hissettiğim çocuğa elbette kızacaklardı.Uykusuzluğa,kafeine ve nikotine tepkiydi belki de kim bilir.Yer çekimine meydan okuyamadığı her halükarda belliydi işte.

Bir telaşla karıştırıyorum çekmecemi.Kapıma dayanan bu krizin başka türlü çözümü mümkün değildi.Elime geçen ilk kağıtta doğum tarihinin yazması hayatın şakaklarıma sıktığı binlerce kurşundan bir tanesi olarak işledi beynime.Dizlerimin bağının gevşemesi mi desem,göz kapaklarımı,gözlerimi içime kaçıracak kadar  sıkmam mı desem..
O sırada avcumda trilyon defa büktüğüm kağıdın ters yüzüne bir tarih atıyorum.

'' Bir daha asla sevmeyeceğim''

Söylemesi zor,icraatı meşakkatli.Sahiden bu kadar kolay mı birini sevmek ? Sonra..Vazgeçmek ?  Uzun zamandır kanayan satırlarımı sorgulamıyordum.İyi oldu bu yıkılış.

01.11   .  O hala yok  .

Dudaklarıma kızmıyor değilim şu sıralar,gülücüklerle kıvranışlarını görmek isteyen sıfatlara ateş püskürdüğü için.Öpücükleriyle can bulmuş,içini şefkatle ısıtmış çocuğa elbette kızacaklardı.Artık sevmeyeceğine,kimseyi öpmeyeceğine karar vermiş olduklarındandır belki de kim bilir.İstediğini alana kadar durumun değişmeyeceği her halükarda belliydi işte.

Gecenin bi vakti telefonun titremesine sıkıldı bu kez canı,dudaklarımın.Bıkkınlıkla daireler çizerken suratımda,gözlerimin tanıklık ettiği gerçeği iki kez yoklayıp aralanıyor,dişlerim.Sahiden de beklentilerin olmayışı gözlerimi kızdırıyordu.Kızarıyordu.Kirpiklerim süs niyetine mi oradaydı !? Müdahale etmeyişine sinirleniyorum bu kez.Aksi,somurtkan,inatçı tavrımı yatağa bulaştırarak yastığımı cırmalıyorum.
Ah diyorum,ne var yani şimdi yanımda olsan-yanında olsam.
Bir dilek ne kadar hayal olabilirdi ki ?
Çocukluğumun en büyük hatırası..
Uçukluğum.
Affet.


1 Eylül 2014 Pazartesi

YARIM KALAN NE SÖYLER MİSİN ?


Ne yani,sen şimdi bir daha avuçlarını yüzümde gezdirmemekten mi bahsettin geçen gece ? Ruhuma renk olmamaktan ? Sahi kaçıncı bardaktı devirdiğin ? Kaç kadeh unutturabildi sevgimi ? Ne acımasız çıktın be çocuk..


Seninle şöyle karşılıklı oturup bi sigara bi kahveyle demlenmeyecekse neşem,teninin tuzuna karışmayacaksa gecelerim,yarım kalan ne söyler misin ? 
Parmaklarım uzandığı yerlerde sana ait şeyler bulmayacaksa,güneş sen olmadan odama girip çıkacaksa,bardaklarımda dudak izin,boynumda kokun olmayacaksa,yarım kalan ne söyler misin ?
Yastığımda yüzün,dizlerimde başın olmayacaksa,kollarım sevdiğin yemekleri taşımayacak,gardırobum sevdiğin renklerle dolup taşmayacaksa,yarım kalan ne söyler misin ?
Gözlerime ışık,gülüşlerime aşk katan sen olmayacaksan,diş macunumu ortadan sıkan,yemeklerime parmağını batıran sen olmayacaksan,yarım kalan ne söyler misin ?
Ah be çocuk,ne acımasız çıktın.
Rakıma akını vermeyecek,mezeme müzik,masama aşk katmayacaksan,kızıl bir akşamüstünde,baharda,belki de portakal çiçeği kokusuyla mırıldanmayacaksak aynı şarkıyı,yarım kalan ne söyler misin ?

Geceleri ışığa ihtiyaç duymayacaksam senin yüzünden,
Kışın üşümeyecek,karanlıktan korkmayacaksam senin yüzünden
Tüm utangaçlığım senin,yanaklarımın kırmızısı senin olsun 
İçimin içi,bu gökyüzü maviyse senin yüzünden.

^^
Sabah sen varsan sabah,geceler zaten yokluğundan çocuk.


30 Ağustos 2014 Cumartesi

MAZİNİN HAİN BUSESİ

Bir gece daha umarsızca çekip gidiyor gökyüzünden.Yarım bardak soğumuş kahve ve birkaç sönmüş sigara kıvrılan yatağın sol köşesinde.Pis bir koku sinerken çarşafa ve yastığa,aldırmadan uyumanın keyfini sürüyorum.
Üzerime çöken hasret bulutları,uzakları,çok uzakları birer birer anımsatmaya devam ediyor.
Defterlerimdeki adını ''çok uzaklar'' diye değiştiriyorum çocuk.Sen artık busun.

Sen artık mazinin hain bir busesi...

Parmak uçlarının bacaklarında kıvrandığını anımsıyorum.Sonra terleyen avuçlarını.Yandan bakışlarını diyorum çocuk,kaçamak yok lugatında.
Gülünce tüm gözleri sollamanı anımsıyorum.

İçimi yakan,soğuk kentinden getirdiğin mesafe oldu bu sıralar.Ne çok üzermişsin sen,geceyi ne çok bin parçaya bölermişsin.Anlayamamışım.O halde delmeli göğü ve tırmanmalı öteye.Umut yok.Umut olmadı.Ve yok olurken anılar zihninde,bin defa duvar örmek isterdim beynine.

Unutma  çocuk,beni unutma..


ÇOCUK


Mesafeler diyorduk çocuk,sadece laf.Sadece bizi birbirinden ayırdığını zanneden rakamlar.Umduğum gibi gitmeyen onca şeyin üstüne,inandıklarımın da boş çıkması kaçıncı tekmen ? Ya da hangi hatamın acımasız bedeli ?

Üstelik verdiğim onca değer nasıl bir çırpıda çöpe giriyordu anlamıyorum..Ya benim hayallerim fazlaydı ya da seninkiler fazla şişirilmiş,göstermelik.Bu kadar uzağa sürükleyen neydi? Bir başkası mı? Ah hiç sanmıyorum.Senin kendinden başkasına değer verebileceğin bu saatten sonra aklımın duraklarına uğrayamaz.Tek bildiğim içindeki pislik..Dün gece parmaklarından telefonuma sızan..

Sahi öylesine düşüncelerini nasıl onca yıl sakladın ?

'' Sen bir gün mutlu olacağımıza gerçekten inanıyor musun ? '' Diye sorduğunda tüm kalbimle verdiğim ''Eveet her zaman '' cevabımı geri alıyorum.Sen buna değmezsin.Bu nefret değil öfke hiç değil.Oyuncağını kaybeden bir bebeğin hisleri de değil.Fazla güvenin yarattığı yıkım sadece.

Susma çocuk.Sen her şeye bir cevabı olansın..

25 Temmuz 2014 Cuma

KIRMIZI

Başımı ellerimin arasına aldığımda sesinin her tonu düşer birer birer zihnime.Kokunla dolar burnum..
Ruhumm.
Kanatlanıp her gece yanında sabahlar.
Kilometreleri hiçe sayıp yastığına konuk olur.
Her yana dönüşümde yatağın biraz daha ucuna yaklaşırım.Yer ayırırım.
Sana ..

Ne güzel gülerdi.Gözlerin.
Güzleri..
Hep anımsar hep gülümserdim.
Yüreğimde demlenirdi bakışların.
Süzülürdü en derinime.
Damla damla içerdim güzelliğini.
Kırmızını..
Ah ne kırmızıydı o.

Kırmızı,yanaklarındı.
Kırmızı,dudakların.

Çok sonraları kırmızı ben oldum.
Kırmızı gözlerim.
Kırmızı avuçlarım.

Parçalanıp çoğalmak,dağılmak,ufacık olmak.
Un ufak.
Bilsen ne kadar isterdim.
O kadar küçülüyorum ki.
Yokluğun diyorum.
Eksiltiyor.

Çıkıp gelmelisin diyorum.
Dizlerimden öpmeli.
Yaralarım.
Düşüyorum.

Kırmızı sesindi.
Sinirindi.
Kırmızı,dişlerini saklamaya çalışırken gülmendi.

Hüzün.
Daha bir katlanıyor kırmızında.
Aklıma düşer düşmez gözlerime iniyor kırmızın.
Ah ne çok renktin sen.
En çok kırmızı.....

1 Temmuz 2014 Salı

SOL YANIM

Dünyanın neresine gidersem gideyim peşimdeki yükü atamayacağımı biliyorum.
İnsan her gün yüreğini katlayarak sevebilir miydi ? Seviyorum. Her parçamda,her an,her adım.Hissediyorum.Hala fazlasıyla damarlarımda.
Ama yine de üzülmüyorum.Onu benden daha fazla sevecek kimse çıkmayacak karşısına.
Solumdan eksilmeyen bir zerre olup ölecek.İçime mıhlanmış mızrak gibi.Bir tutam sonsuzluk..
Elinden elime akan sıcaklıkla yaşamaktı paha biçilmez olan.Yan yana geçen dakikalardı.Elimde olsa yapışır bırakmaz belki bir özür çukuruna gömerdim.
Arta kalan kanlı geceler de olsa her şeye değerdi.

İnandığım tek şey,gerçekten benim için yaratılmış olması.Diğer yanım,sol yanım.


27 Mart 2014 Perşembe

MESAFELER

Susmalı..
Derin bir sessizliğe gömülmeli hıçkırıklarım.Mürekkep damlamalı sadece beyaza.Kirletmeden.En saf haliyle yayılmalı çizgilere.Mesafeleri anlamsız kılarak.Mesafeleri recmederek ..

Bir sözcük ordusu notalarla sevişince gözyaşlarına hamile kalır mıydı ? Kalıyordu işte.Her inlemede gözpınarlarımdan toplu intihar ..Sıvı'şarak kaçışlar ..
Ta iki göğsün arasına mıhlanır mıydı özlenilenin o eşsiz sıcaklığı ? Mıhlanıyordu işte.Her solukta bin darbe ..

Bir başka şehrin ve kilometrelerin varlığı acıtıyordu.Farklı yerlerde solumak baharı ve güneşin hassas tenini nasıl yaladığını görememek ..
Yeni yüzler ve yeni yüzsüzler olarak ayrılıyordu kentim.Tek bir yüze yüzsüzleşmek isterken ben.Sahi hangi çehreye yamalamıştın gözlerimi ? Veya hangi tutkusuz bakışın zan altında takılıvermişti ayağın ?

Alkol bu gece kanımda derya deniz ..
Ateşin kalp atışında diriliyorum sensiz.
Ensemde esneyen soluklara eş insanlar , bakışları densiz..

Ruhu kalıpsız yaratmak büyük hata olmuş.Uykularım çaresiz.
Karanlığın her uyanışında ayaklanıverip gidiyor kimsesiz.

Başka bir cihanın varlığını bilsem kaçar kurtarırdım seni,gün / eşim.
Bir bulut olup sevgi yumağından çullanmaksa üstüne sefillikle
Özgürlüğünü bir kadeh kırmızı şarapla kutlamanı isterim..






9 Şubat 2014 Pazar

KAFEİN



Soluğundan yakapaça tutup aldım seni ciğerlerime
Alnın alnıma dayalıyken ..
Bilmem hangi seferiydi gönül dünyamın
Limanda şeritler halinde özlem..


Oldukça uzun bir zaman geçti kanayan satırlarda uyumayalı.Oldukça uzun bir zaman diyorum çünkü varlığının terk ettiği ruhum yokluğunun azabında saniyeleri yıllar gibi yaşıyor.Ve yıllar gibi tükeniyor,acımasız bir hızla.İnansaydım zamanın ilaç olduğuna,beklerdim.Suretinin sefil ettiği kelimeleri tıkar kalem ucuna katlederdim o tüm çağırışları.Ve kilitler tüm yakarışları bir çuvalla denizde boğardım.Durulurdum.Ama zaman ilaç değil.Aksine zehir.Ve ilerledikçe yaran büyüyor.Tıpkı sinsi bir hastalık gibi.Bir bakıyorsun aynı yerdesin.Zerre kıpırdayamamışsın ! Anlatsana..En iyi bilendin sen dinleyendim ben.


Her kabusta avuçlarımdaki terlerin can çekişine tanık oluyordum.Gün ışığının tenimi yakarak işgal ettiği vücudumda.
Biraz kafein.Hatta bol bol kafein.Durulamıyorum.İçimdekileri bir bez ile sıyırıp kusmak istiyorum. İçim diyorum.Bir dağ sevgili.Yanardağ.Alev alev artıyor sıcaklığın.Yastığımda yanağın.Oysa kutupken sen ne özledim,ne özledim bir bilsen.Ölümü sevdim işte.Ölümü bekledim.Ölümle son bulacak hayatımda erken ölümlerle geldin.Özlemle,kokunla..


Son nefesim dudaklarımı araladığında bir çift el parmaklarıma dolanmayacak belki.Gözümün kenarında donacak gözyaşım.Emeklemesine ve anne demesine fırsat vermeyeceğim yavrumu gömeceğim,içime henüz tohumu düşmemişken.Her başlangıcın bir son olduğu gerçeğini deli gibi kabullenerek son seferimden kucak dolusu aşk bırakıyorum kucağına.Al ve sakla.Bilirsin severim.Bende fazla olanı,olmayana vermeyi....

18 Ocak 2014 Cumartesi

... DEMİŞTİ

Biyolojik yaşı 17,ruhu 40 yaşında bir kadınım ben aslında.Aynı zamanda tozlu raflarda sıkışıp kalmış,kenarlarından mürekkep sızan bir defter.
Dışı süslü ama içi kapkara,kirli..
Ne iki satır yazmaya ne de okumaya mecalim var şu an.Ama yazmalıyım.Yoksa patlarım.
Kendini ne zannediyordu ? Vazgeçilmez mi ?
Ona ''anne'' kavramından bahsedin.O zaman doğru olanı kavrayacağından eminim.

''Seni anlamıyorum'' demişti.Anlamak istemediğini,söylemek isterken.Asıl ben onu anlayamıyordum ! Anlam kargaşası içinde kaybolduk derinlerde.Şimdi iki ayrı dünyanın iki ayrı insanıyız.Başka tenlerde nefes alan..

''Seni seviyorum'' demişti.Sevmediğini söylemek isterken.Asıl ben onu seviyordum ! Sevginin sonsuz sükunetinde tıkalı kaldık.Şimdi sevginin denizinde iki ayrı damlayız.Başka kayalara çarpan.

''Senden vazgeçemem'' demişti.Vazgeçmek üzereyim demek isterken.Asıl ben ondan vazgeçemezdim ! Vazgeçişlerin girdabında sıkıştık.Şimdi pes edişlerin kurbanları olarak darağaçlarında iki ayrı bedeniz.Başka ölümlere tanık olan.

''Sana bağımlıyım'' demişti.Bağımlı olmadığını söylemek isterken.Asıl ben ona bağımlıydım ! Bağımlılığın gücünde gücümüzü yitiriverdik.Şimdi bağımsızlığın aşırı dozunda derin uykudayız.Başka rüyalara dalan.

''Sana aşığım'' demişti.Aşık olmanın basit bir şey olduğunu düşünürken.Asıl ben ona aşıktım ! Aşkın sarhoşluğunda iki kadehtik.Şimdi masada asılı kalan isyan şarkılarıyız.
Başka şehirlerde yaşayan.

15 Ocak 2014 Çarşamba

3511

Başka bir tarih yok aklımda.Başka gün,başka mevsim.Başka bir bahar akşamı.
Çünkü ondan öncesi birer birer silindi aklımdan.
Sonrası ise .. Ne önemi var ki yarım kalmış bir birlikteliğin ?

Tek bir telefon numarası var aklımda.Parmaklarımın her gün uzanmasından hatırladığım.
Tek bir kararsızlık tanırım,aramak veya aramamak..

Bir mutluluk tanırım ki bütün mutluluklara denk.Bir pamuk şeker,bir kağıt helva veya elmalı şeker tadında.
Yanakları ve dudakları al al.Elinden gelse gözlerinden kahkaha atacak.

Bir bahar akşamının tazeliği nasıl ömrümü çürüttü anlam veremedim.Ve o günden sonra bu anlamsızlığı sadece yazarak görünmez kılmaya çalıştım.Elbette her şey istediğim gibi gitmeyecekti.Ben bu yüzden sadece bir şey istemiştim.Bilmezdim ''bir şeyin'' her şeyim olduğunu ve bilmezdim bir anın bin yıla kazındığını.Şimdi tam kışın ortasında özlemle andığım günler düştü hatrıma.Tebessümün en güzeli ve özeli asıldı dudaklarımaa ..

Ondan sonra tanıdığım bütün suratlar yabancılaştı.Artık sevemiyordum.
Ah ne lanet olası bir durum ?! İnsan sevmeden nasıl yaşayabilirdi ? Ya da dokunmadan ?
Ne kadar hissizleşilebilirdi anlamıştım.Bir kahve ne kadar güzel kokabilir,kış neden sevilir anlamıştım.
Hep sonradan,sonradan.

Bir insan eksilince şehrin kokusu değişir miydi ya ? Nefes alamıyorum ..