11 Kasım 2013 Pazartesi

AYRILIĞIN SAFHALARI

Kor bulutlar akşam üstü güneşin koynunu işgal ediyor.Tıpkı sevgilinin ellerini bir daha tutamayacak olmanın burukluğu gibi,tıpkı ayrılığın ilk safhası gibi.
Dağlar kıyılara çığlık atıyor,deniz kabarıp öfkesini kusuyor köpük köpük.Tıpkı sevgilinin dayanılmaz acılar çekmeden önceki son halleri,tıpkı ayrılığın ikinci safhası gibi..
Titrek ayaklar yere sağlam basamıyor,gözler her gün cehennemi doğuruyor.Tıpkı sevgilinin o ebedi uzaklığı,o bedeni yoksunluğu hissettirir gibi,tıpkı ayrılığın son safhası gibi ..

En sade nağme,en mükemmel güfte.Gökte.Sen.
Tutmak geliyor içimden.
Nerede o beni derinden hisseden ?
Binip kayığına uzaklaşırken sen,
Ufuktan el sallıyor ilkler kraliçen.

Tanıyamıyorum bu elleri,bu parmaklar değil mi sen ?
Bir bütünken,sarılmışken bu ayrılık neden ?
Ey göğe resmi düşen karaların prensi !
Uzaktasın biliyorum bir selam gönder yelden.

Mısralar,mısralar,mısralar..Özü çözümsüz kılan satırlar.
Bir demir parçası düşse gökten
Al canımı derim hemen beni hatırlar..

Göğüs kafesimde biriken bu ağırlığı zapt ederken ayaklarım,sen zahmet etme ben dünyama karaları bağlarım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder