23 Eylül 2013 Pazartesi

RENGİNİ YİTİREN DÜNYAM

...

Yokluğun tenime nüfuz ettikçe üşüyorum,bil istedim.
Etkilerin,vücudumun iklimini değiştiriyor.Gökyüzü avuçlarıma güneşi tutuştururken,sert yağışlarını bana şükranla sunuyor.Dünyanın tüm dertleri bendeymiş gibi.
Acizliklerim almış başını gidiyor ve pişmanlıklarımın boyutu dağlarlar yarışır vaziyette.Bu durumda mantık mı aramalıyım yoksa kendime yakışanı mı yapmalıyım ? Bilemiyorum.
Beynimde sözcükler konvoy yapmışken,kirlenmiş olanların artıkları yüzünden eksiliyorum..Sonra ne diyeceğimi toparlayamadığım sözcük kümesi birden ağzımdan dökülüveriyor

-İnan ki denizin azgın sularının kayaya her çarpışında çıkardığı sesin şiddetinde sevdim seni.

Ses yok.
Tekrar ediyorum ama yine cevap yok.
Bir kol mesafesinde bana ama dokunamıyorum.Elimi uzatıp ulaşmaya çalıştığımda parmaklarım suretini delip geçiyor.Tuzla buz olmak deyiminin tam da yerini bulduğu dakikalarda anlıyorum ki hayaliyle konuşuyorum.Anlıyorum ki zihnim,kanlı canlısı yerine bana hayali oyunlar oynamaya başlamış.Kahvemin keyfi,kaçık anlarıma kurban olmuş durumda.Bardağımı deviriyorum.Epeydir almadığım güneş ışığı,sanki bedenimde alerji yapıp amansız acılar çektiriyor.Perdemi kapattım.Müzik başlasın.Kulağımın eroine ihtiyacı olduğunu unutmuşum.Muhtemelen renkleri de karıştırmaya başladım.Yoksa etraf neden karanlık anne ? Benim yaşamımda mavinin,sarının,yeşilin her tonu vardı ? Neden şimdi ortalık grimsi ?
Nefesim kesilirse ve vücudum hayata yenik düşerse seni görebilecek miyim anne ? Bana dünyadan el sallar mısın ?




Gözlerim nefret kusuyor bak,kalbi açık kalmış,aşk almış.
Rengarenk dünyamın tüm çizgileri suretimden sıyrılıp akarken,geceye haykırıyorum senin için !

- Kalbimdeki yangınların ateşi kaçıyor gözüme,yaşlarım değiyor her bir sözüme.
  O sebeptendir ki hem yanık hem yağmur kokar tenim.
  Senin tenin,benim evim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder