Sonbahar,ilk hecesinin hakkını nasıl da veriyor.Günlerden çarşamba.Dün yağmur yağdı bu kente ve ıslak sokaklarının serinliği senin kokunu hatırlattı bana.Mis kokunu.Sanki dibimdeymişsin gibi sarıldım ben sana,kokladım.Otomobilin camına başımı yaslayıp yolun sonunu gözledim.Gözledim,gözledim.Neredeydin ?
Soyutlaşan bakışlara çok mu meraklıydın be sevgili,kor kor yanan gözleri göremedin ?
Bak,uzanıyorum sana.Sen de tutar mısın ellerimi ?
Eskisi gibi.
Hep BİZ gibi.
Gülerken küçülen gözlerine mi gömülsem,yanağındaki gamzelere mi bilemedim.Dünyanın yedi güzelliğine açılan dudaklarına mı donup kalsam yoksa sekizinci harika gülüşüne mi ? Ha ? Sen söylesene.Ne de olsa her şeyi bilendin sen.
Kışı severim mesela,yağmuru,soğuğu.Bu soğuklarsa yokluğunun telaşından hep.Üşüyorum.Yokluğundan.
Gün/eş 'imken kar'ım olmayı becerendin ve bu işi öyle güzel yapıyordun ki,içimin yangınları,suretimin donukluğuna mağlup olamıyordu.Yine sana yanıyor,yine sana yeniliyordum.Yenilmeyi sevmezdin sen,inatçıydın.En iyi bilendin sen,bir tek sana eğilendim ben.
Bir bardak kahve yaptım kendime.''Sen'' kokulu olandan.Muazzam.Yalnızlığı yudumlarken,ufak bir tebessümle dudaklarımı neşelendiriyorum.Somurtkanlığımdan küsüp,suskun kalmayı tercih etmesinler diye.En iyi bilendin sen,susmazdım ben.
Galibiyetimin mağlubiyetime gebe kalacağını bilseydim,doğmadan öldürürdüm ayrılığı.Acının kordonuna dolar ve sensizlikten nefesini keserdim.Vücutta şekil almış hali olmaktansa,gökkuşağının zevkine,kahvenin tadına,yağmurun kokusuna ve kitabın dünyasına varamadan ölmek daha ASİLceydi.En iyi bilendin sen.Kararlıydım ben ..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder