3 Kasım 2015 Salı

AYLARDAN KASIM

Yürüyordu kadın.
Mahremine birkaç adım kala takılıverdi
Yuvarlanırken kapısının önüne
Acımamıştı dizleri,yüreği kadar..
Gözüne saplanan ışığın bin bir tonuna söverken fütursuzca
Uzanıp destek aldığı tahtadan çıkan gıcırtıyla susturuverdi içindeki çığlığı
Bi anlık da olsa..
Parmaklarıyla düzensiz kavrayışının izlerinden tanırdı onun içtiği bardakları
Bi yudum daha alabilse aynı bardaktan
Dudakları bir kez daha yalasa o sonsuz mutluluğu
Bir gece
Yalnız bir gece rahat uyuyacaktı belki.
Dizlerini kırdı,oturdu.
Oturduğu yere değen yerleri kadar irkilmemişti,
Kasımın o ikinci haftasındaki ruh hali..
Bir ağaç nasıl ölür,bir gök nasıl boğulur,bir yıldız nasıl söner anlatmıştı ona çocuk
Her şey kasımın ikinci haftasında başlamıştı
...
Şarkılar tek tek değiyorken gönlünün bir ucundan bir ucuna
Karnına saplanan sancıların tarifi yoku
Kadın biliyordu
Bi daha asla sevemeyecek olmanın hazin burukluğu kaplamıştı
İçinin coğrafyasını.

Dudağına yapışan sigaraların hesabını soramayacaktı
Ciğerleri acı vaveylalarla doluyken
Ruhu bir boşluktan bir boşluğa sürüklenirken
En önemlisi soluklarının seyrini baştan aşağı 'düzen'
Çocuk ! ne kadar acımasızdı böyle
Kadın bir kez daha göğsünü paraladı
Aylardan kasım...




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder