5 Kasım 2015 Perşembe

SAKALLARI

Çehresinde boy vermiş her bir sakalı
Onmaz bir dramla seyrederdi kadın.
Hangi dert daha üstün olabilirdi
Dokunamamanın sancısından ?
Bir yerlerde unutulmuş gülüşleri yanıyordu kadının
Ateşin her parçası dudak diplerinde..
Efkarından sarhoş olmuş birkaç kelime damladı,
Mürekkebin darmadağın ettiği parmaklarının zerafetine..
Gidiyordu kadın,
Parmak uçlarının sakallarına her dokunuşunun keşfettirdiği yerlere..

Şakaklarından gözlerine sızan sıcak damlaların denizinde
Boğulmaktan,
Dudaklarına damlayan acının sıvısından,
Soluklarını pençeleyen hıçkırıklarından,
Utandı kadın.
Avuç içleri bir kez daha serildi gözkapaklarına.
Göğüs kafesinden havalanacak binlerce kuşun acı çığlıklarına ortak ettiği pişmanlığı
Her gördüğü yerde ayaklarını,görevini yapamamasına itiyordu.
Yürüyemiyordu kadın.
Bir cümlesiyle bin bir yolculuk yaptığı çocuğun kollarına.

Gözbebeklerinin rast gelişine denk geldi
Pek sık yapmadığı tebessümünün dudaklarında süzülüşü.
Dik durdu kadın.
Zihninin bile kontrol edemediği yanaklarına direndi,
Yine de kırmızı.
Kıpkırmızı.
Sendin o çocuk.
Kırmızı sendin.





1 yorum: